4G/LTE teknolojisinin, kullanıcılara bir önceki jenerasyon olan 3G teknolojisinden çok daha hızlı ve güvenli genişbant erişimi imkanı sunması, LTE teknolojisinin tercih edilmesinde büyük paya sahiptir ve kullanılan ülke açısından da önemli avantajlar sunulmaktadır. Özellikle ekonomik ve eğitim alanındaki etkileri göz önüne alındığında, 4G lisanslamasını gerekli kılan faktörlerin teknolojik gelişimin ötesinde; bu teknolojinin getireceği ekonomik imkanlar ve toplumda yaratacağı davranışsal değişiklikler olduğu açıkça görülebilir. Kore, Japonya ve ABD gibi ülkeler sektördeki öncülüklerini, 4G/LTE’nin avantajlarını kullanarak elde ettikleri bu hıza borçlular. Aynı zamanda, bu ülkelerde 5G’ye geçiş için test hazırlıklarının yapıldığını atlamamak gerekir.
Türkiye’de GSM Operatörleri başta olmak üzere, birçok teknoloji firması 4G altyapısı ve destekleyici servisleri ile ilgili hazırlıklarını kararlı ve emin adımlarla sürdürmektedir. Bu aşamada, ülkemizde 2014-2015 yılları içinde 4G lisanslamalarının hayata geçirilmesi ciddi önem arz etmektedir. Hali hazırda ülkemizde bulunan işletmelerin 4G/LTE konusunda test çalışmaları başarıyla devam etmektedir.
Mobilite kavramının insan hayatının büyük kısmını kapladığı günümüzde, 4G yatırımları mobil sektörü de yakından ilgilendirmektedir. 4G’nin IP tabanlı bir sistem oluşu, onu 3G’den ayırmakla birlikte, bu teknolojiye uyumlu tüm cihazların İnternet erişimine sahip olacağı anlamına gelmektedir. Bu da, gerek mobil altyapı sağlayıcı teknoloji firmaları, gerekse operatörler açısından değerlendirildiğinde daha yüksek hızda ve daha fazla data kullanımı anlamına gelmektedir. 4G lisanslamaları, BTK (veya benzeri) bir kurum çatısı altında oluşturulacak kapsamlı bir regülasyona tabii olduğu takdirde, son kullanıcının memnuniyeti bireysel ve kurumsal mobil aboneliğe ek olarak, İnternet erişimli tüm cihazlarda da artacaktır.
4G/LTE teknolojisi teknik altyapı bakımından bir önceki jenerasyonlardan farklılık göstermektedir. Bu sebeple, istenilen hız düzeyinin sağlanması ve kapsama alanı sorununun yaşanmaması için gerekli altyapının doğru şekilde oluşturulması bir zorunluluktur. Hali hazırda Türkiye’de yapılan yatırım maliyetleri gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında istenilen noktada olmasa da, hükumet programında belirtilen tedbir ve aksiyon planları ile yatırımcı teşviklerinin artarak süreceği düşünülmektedir.
LTE, bilgi çağının getirdiği bir platform olmasıyla yüksek mobil genişbant teknolojilerinin en yeni üyesi olarak, evrilerek gelişmeye devam etmektedir. Dolayısıyla uzun vadede, LTE veya daha üst seri teknolojiler büyük ölçüde 3G şebekelerinin yerini alacaktır. Ne var ki, özellikle Türkiye’de, hali hazırda kullanılan cihazların çoğu 4G’yi desteklememektedir. Öte yandan 4G destekli cihazların önceki jenerasyon teknolojilerini de içlerinde barındırmaları, LTE ve 3G teknolojilerinin eş zamanlı kullanımını gerekli kılacaktır.
4G için ortak altyapının kullanımı, her operatörün kendi altyapısını oluşturmasının yüksek bir maliyete ve zaman kaybına neden olacağı gerekçesiyle daha verimli olacaktır. Bu sayede operatörler sundukları diğer hizmetlerle öne çıkabilecek ve daha sağlıklı bir rekabet ortamı yaşanabilecektir. bu rekabetçi hizmet ve teknoloji ortamı tüketicinin de daha ucuza servis almasını sağlıyor olacaktır.
Genişbant hizmetlerindeki artışın, ülke ekonomisine sağladığı katkı yadsınamaz bir gerçektir. Teknolojinin gelişimi ile yüksek kapasiteli iletişim hizmetlerine olan talep de artmakta ve fiber optik şebekelerin oluşturulması stratejik önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’de genişbant erişiminin yaygınlaştırılması ve daha kaliteli hale getirilmesi adına başta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olmak üzere, ilgili kurumlarca düzenleyici stratejiler geliştirilmekte ve operatörlerce son derece önemli altyapı çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Genişbant politikası ile ilgili, ülke hedefleri doğrultusunda ortak bir dil benimsenmesi ve bu kapsamda Türkiye için Ulusal Genişbant Politikası’nın oluşturulması önem arz etmektedir.
Tüm bunlara ek olarak 4G geçişi için lisanslama maliyetlerinin makul seviyede oluşturulmasının önemli olduğu zira bu tür geçişlerin işletmeciler için yüksek maliyet anlamına geldiğini, kurulan bu alt yapıdan işletmeciler ile birlikte OTT marketteki oyuncularında kazanç elde ettiğini ifade etmek gerek. İnternet ve haberleşme bir insanlık hakkı olduğu için halkın bu hizmet ve servislere geniş katılım ile erişebilirliği için devletin de hem üstüne düşeni yapması hemde gerekli ekonomik katkıyı da vermesi gereklidir.